19 Mayıs 2009 Salı

Ah bu gitmeler kalmalar

Yine karmaşık duygularla size sesleniyorum sevgili izleyiciler.

Bu gitmeler, kalmalar beni üzüyor artık. Galiba yaş kemale erdi. Bundan sonra hayatımda bi değişiklik filan istemiyorum. Yani demek istediğim; hayatımdaki insanlar çıkmasın artık hayatımdan. Gitmesin kimse, ben de gitmek istemiyorum. Öylece kendi halimizde yaşayalım. Evlerimiz yakınca olsun, akşamüstü terliklerimizle çıkıp birbirimize geçelim. Biraz oturup sonra kalkalım bide kalkmadan "ay yine çok oturdum" diyelim. Ne kimse hayatımdan çıksın, ne de kimse hayatıma girsin. Biz böyle iyiyiz galiba.

Az önce saydım, Bordeaux'dan gitmeme tam tamına 34 gün var. Geldim gidiyorum. Burada geçirdiğim yaklaşık 4 ay içinde bir sürü şey değişti, bir sürü şey gördüm, geçirdim. Şimdi buradan gitmek değil de, bana asıl koyan bir daha buraya dönmemecesine buradan gitmek. Sanki hiç olmamış gibi, yokmuş gibi, şakacıktanmış gibi. Ne sinir! İstiklal'de fotoğraf çektiren iki turistin arkasında tesadüfen kadraja girmişim gibi. Çok saçma!

Sanırım yaşlanıyorum. Değişikliklerden sıkıldım. Sakin, değişmeyen şeyler istiyorum sadece. Eğer hayatımdan çıkacaklarsa yeni şeyleri de istemiyorum. Bir de bi çocuk sahibi olmak istiyorum. Sokaklarda görüyorum hep. Galiba şu hayatta bi insanın yapabileceği en anlamlı şey çocuk sahibi olmak. İşte yaşlandığımın kanıtıdır bu cümle. Korkuyorum annee.

Yine görüşürüz anacım.