10 Temmuz 2008 Perşembe

Z.'den

I.

"Geçen yıl, dedi Z.'nin sağında oturan, hayır, dur, geçen yıl değil, hangi yıldayız şimdi? Vallahi 200'den sonrasını şaşırdım. Üç heceli yıl mı olur yahu? Şöyle ağız dolusu bin dokuz yüz altmış dokuz demek varken... Doğru söylüyor, yılı söyleyince, bugünlerde gerçekleşen olaylar öyle önemli görünmüyor. Yaşanmamışlığı yaşıyoruz bizler. Dilin bilmiş, yaşamış doygunluğunu yitirdik. Evrimin başlangıcına dönmüşüz gibi."



II.

"Uçaklar çok ucuzladı, diyor bir başkası. Ucuzladı ucuzlamasına ama bana uçak yolculuğu gerçek yolculuk gibi gelmiyor. Bir maketin üstünden geçiyormuşsun gibi, diyor başından beri konuşan. Korkuyor, diye düzeltiyor yol arkadaşı. Korkmuyorum. İnişte, kalkışta içim kalkıyor elbette ama o kadar. Sonrasında havada olduğumuza inanmıyorum. Yükseklik korkum var ama uçaktansa ikinci kattan aşağı bakmak daha güç geliyor bana. Uçak aklımın almayacağı kadar yükseliyor. Uçağın penceresinden aklımın almadığı şeye salak salak bakmaktan öteye gitmiyorum, korkmuyorum. Korkuyor, diye yineliyor öteki. Surat buruşturma. Gülüşmeler."



Orçun Türkay, Zavallı, YKY, Nisan 2008, İstanbul, sf. 47-48

3 Temmuz 2008 Perşembe

eşitsiziz

Hani insanlar arasında bir sürü eşitisilik var ya, hani ben istediğim birçok şeye ulaşamazken, başkaları ulaşıyor ya, hani başkaları bir sürü şeye ulaşamazken ben elimdekilerin kıymetini bilmeyip şımarıklık ediyorum ya bazı bazı, bugünkü iş günümü bitirdiğim şu dakikalarda ben de bunları düşündüm.

Evet insanlar arasında bir sürü eşitsizlik var ve kimileri bu eşitsizlikler sebebiyle acılar çekiyor, eziliyor, horlanıyor ve ötekileşiyor. Ama insanların isimleri arasında bir eşitsizlik yok. Örneğin staj yaptığım şirketin genel müdürünün adıyla benim adım aynı. Demek ki özünde bir eşitsizlik filan yok. Hepsi bizim bokumuz.