21 Ekim 2010 Perşembe

19.10.2010

Doğum günü ne güzel şey lan. İnsan bütün gün salak salak gülüyor, etrafa eblek bakışlar atıyor. Bayram gibi bi şey- ki ben bayramlarda o kadar da anlamsız bi neşe içinde olmam.

Bu sene doğum günü kutlamaları erken saatlerde başladı. Çoğunluğu Yunanlılar'dan oluşan ama içinde Fransızlar'ın da bulunduğu bir grup insanla bi bara gittik. Saatin 12 olmasını heyecanla beklerken ve son 5, son 3 dakika diye Yunan dostum Stefania'yı darlarken aniden çişim geldi. Heyecandan olacak. Bizans döneminden kalma dehlizden devşirme tuvalete ulaşıp işimi gördükten sonra hemen geri döndüm. Dostlarımın yanına varayazdım ki hep bir ağızdan"iikidodupinaaa" sesleriyle gönlümü fethettiler. Yazık fakirler öyle sen, ben gibi bastıra bastıra söyleyemiyorlar. Ortada esen memleket rüzgarıyla bi coştum, dalgalandım. Derken ertesi gün dersim var mı diye maillerimi ve facebook hesabımı kontrol ettiğim sırada arkadaşım Zeynep'in 2. geleneksel doğum günü video çıkarmasını gördüm. Daha bi coştum. Bi ağlamalar, hüzünlenmeler filan.

Ertesi sabah doğum günü salağı olarak güne başladığım sırada, yoldaşım, kader arkadaşım Arıza Hanım'ın (ismine takılmayın, özünde çok iyi bi insan, tanısanız çok seversiniz) "Burda bi böcek var" diye beni tongaya düşürdü ve o muhteşem foto enstalasyonuyla karşılaştım. O da şöyle bi şey:


Zaman geçtikçe kutlamalar hız kazandı. Adeta tüm dünya tek yürek oldu ve her yerde bi şenlik, bi bi şeyler filan. İşte tam o sırada Diğer bi arkadaşım Beyazçorap'ın mesajı ve videosuna rastladım.

Akşam oldu, hüzünlenmedim bu sefer (ay bunu yapmamalıydım ama tutamadım kendimi), Natacha'lara gittik. Marc bize yemek yaptı, überbaharatlı bi Meksika yemeği hazırladı. Bir de pasta yaptık. Gece boyunca 150 defa "joyeux anniversaire" diye çığlıklar attık. "C'est un truc de dingue" diye bağırıp durduk. Bu da "şikolatapasta"
Demem o ki, bu sene çok güzel bi doğum günü geçirdim. Ama ben tüm bunlar olurken başka bir şeyi düşünüyordum. İnsanın yılda bir kez doğum günü oluyor. O günü bekleyip salak salak, anlamsızca mutlu olması için bir yıl daha beklemesi gerekiyor. Aslında doğum günleri her şeyi sadece bir kere yaşayabildiğimizi hatırlatan bir şey. Böyle de alttan alta didaktik bir son yazmak istemezdim ama bu da böyle olsun.

Hiç yorum yok: