Üç gün önce dünyanın en güzel şarkısyla tanıştım. Hele içinde bi kelime var ve şarkıcı o kelimeyi öyle bir söylüyor ki, duymayın gitsin. Ya da duyun. Herkesin kendi seçimi artık. Ona da ben karışamam.
.
"Hayatımda garip bir dönem geçiriyorum. Garip olan hem yaşananlar hem de ben. Bazen kendimi öyle bi halde buluyorum ki, her şeyin tepesinde duran bi balkona çıkmışım. Böyle demirleri ferforjeli, siyah ve kıvrak, aşağılara bakıyorum. Bana, Ona, Bize. Dışında kalıveriyorum. Buna hem yalnızım diye içleniorum, hem de garip bi heyecan duyuyorum. Küçükken, yani lisedeyken filan, birkaç kez astral seyahat yapmaya çalışmıştım hatta biraz becerebilmiştim bile. İşte tam öyle bir şey oluyor. İçimden bir şey çıkıveriyor. "
.
Ama huzurluyum.
.
Dünyanın en güzel şarkısıyla tanıştıktan sonra hemen birbirimize alışıverdik. O da benden hoşlandı. Aramızda teklif filan olmadı. Öylece bakakaldık, sonra öpüşmeye başladık. Sonra da sarılıp uyuduk. teni yumuşacıktı. İpek gibi. Elleri de sıcacık. Karnıma dokundu elleri, kalbi kadar yumuşaktı.
.
Huzurluyum dedim de, boşluktan gelen bir huzur belki de. Etraftaki herkese aynı şeyi söylemekten bıkmadım hala. Böyle bomboşum. Uçan balon gibiyim. Şiştim ve uçuyorum. Öyle rahatım ki, bide görseniz nası haififim. Görünüşüm balonun yüzeyi kadar renkli, bakışlarım plastik kadar donuk. Ama uçuyorum, daha n'olsun. Hem de kendiliğimden.
.
Kalbi yumuşacıktı, sesi de öyle. Ama pek konuşmuyordu. Daha çok birlikte susuyorduk ve uyuyorduk. Kardeş gibi uyuyorduk. Ama karnıma dokunurken elleri, yanımdaki kardeşim olmaktan çıkıyordu. Heyecanlanıyorum. Ama dönüp ona sarılmıyordum. Onun sarılışını izliyordum. Yumuşacık, sıcacık.
.
Bakışlarım donuk olsa bile, gözlerime katlanabilenler var hala. Demek ki yalnız değilsin diyeceksiniz. Ama yalnızlık öyle olmuyor ki, içten geliyor. Kusmak gibi-ki ben yaklaşık 15 yıldır kusmuyorum- böyle fıkırdaya fıkırdaya geliyor içinden. Tutamayıp ortalığa koyveriyorsun. Sonrasında da yorgunluktan uyuyakalıyorsun.
Çok kusmadım dediysem, kusmanın ne olduğunu unuttum demedim.
.
Bence biz artık sevgili olduk onunla. Elleri güzel çünkü. Uyurken karnıma dokunuyor. Uyanıkken de kulaklarımı elliyor sürekli. Kulaklarımdan içeri, beynime doğru gidiyor. Kalbimi çepeçevre sarmış. Hani böyle inci kolyeleri filan pamuğun içine koyup saklarlar ya, işte öyle saklıyor kalbimi.
...
Fotoğraflar bana bakıyor sürekli. Bakışlarını göremiyorum. Sesine dayanamıyorum. Konuşurken bana bakan gözlerle hatrımda kalanlar aynı değildi. Şimdi gitti. Artık yok. Fotoğrafları kaldı elimde. Ama bakamıyorum. Aslında bana bakışına katlanamıyorum. Kulağımdan içeri giren ses tanıdığım ses değil. Dedim ya her şey garip diye. Midem ağrıyor günlerdir. Önceleri aşk belirtisi olurdu bu acı, ama şimdilerde sadece yalnızlıktan.
Bakışlarına katlanamıyorum, sesin içimi acıtıyor sevgilim.
...
Ben de kendime yeni bir heves buldum. Ama öyle geçici olanlardan değil, çok keyifli olacak. Bir rüya defteri hazırlıyorum. Arkadaşımın hediyesi güzel defterimi rüya defteri yapıyorum. Her rüyam bir sonrakileri haber eder belki.
.
Artık yatma vakti. Daha defterin başındayım.
1 yorum:
bu aklın kadar boş sayfayı bana ayırdığın için teşekür ederim :)
Yorum Gönder