Küçükken annemle çarşıya giderdik. Daha çarşıya varmadan dondurma isterdim, annem de alırdı. Sonra çarşıdayken bi daha isterdim, annem bu sefer almazdı. Çarşıdan dönerken bi daha isterdim, annem yine almazdı. Çok şımartılmadım ama hep çok istedim. Meğer ben yetinmeyi bilmezmişim.
Bir de Onur dedi, bazen kendimi zorlayıp sabrediyorum ama sabretmeye sabredemiyorum. Yani şunu demek istiyorum, bir şeye sabrederken uslu uslu yerimde oturmayı beceremiyorum. Kendi sabrıma şaşıyorum, sabrediyor olduğuma şaşıyorum, kendimi bununla boğuyorum.
Meğer ben büyümüşüm de haberim yokmuş.
Bi de keşke dünya bana ve size ve pek çoklarına öğretilenlerden farklı bi düzende işliyor olsaymış. Önkabuller olmasaymış mesela. Yemişim Aristo'nun klasik mantığını. Bende işe yaramıyor öylesi.
Bir de konuyla alakalı gibi görünen bi şarkı vardır, Yeni Türkü'den gelsin hepinize: Meğer gülüp geçmişim aşkın yanından
Bir de Onur dedi, bazen kendimi zorlayıp sabrediyorum ama sabretmeye sabredemiyorum. Yani şunu demek istiyorum, bir şeye sabrederken uslu uslu yerimde oturmayı beceremiyorum. Kendi sabrıma şaşıyorum, sabrediyor olduğuma şaşıyorum, kendimi bununla boğuyorum.
Meğer ben büyümüşüm de haberim yokmuş.
Bi de keşke dünya bana ve size ve pek çoklarına öğretilenlerden farklı bi düzende işliyor olsaymış. Önkabuller olmasaymış mesela. Yemişim Aristo'nun klasik mantığını. Bende işe yaramıyor öylesi.
Bir de konuyla alakalı gibi görünen bi şarkı vardır, Yeni Türkü'den gelsin hepinize: Meğer gülüp geçmişim aşkın yanından