Pek muhterem dostum Zeynep,
Çok sevişmezdik öncesinde biz seninle. Kötü de değildik ama, bana Zeynep deseler uzun kızıl saçlı bir de hep uykulu gibi derdim. Şimdi daha çok şeyim var söylemek için. Sanırım birini tanımak böyle bir şey.
Gitti ya bizim kızlar, biz de başbaşa kaldık. "Ben sana mecburum bilemezsin / adını mıh gibi aklımda tutarım" gibisinden değil belki ama ona benzer bir şeyler. Olsun be, iyi de oldu. Öyle hep uykulu değilmişsin sen, sırf bunu anladığım için iyi oldu diyorum. Başka meziyetlerin de varmış, misal birkaç dango figürü biliyor olmak, sonra garip cümleleri yakalayıp "oo extrem devrik", patlangaç, bombastik gibi sözler icat etmek, efendime söyliyim fotoğraf çekmek, benim fotoğraflarımla oynamak, fotoğrafları bana vermek için beni yalvartmak (ki hala sette çekilen fotoğrafları vermedin)... Bu liste uzar gider.
Neyse efendim, gelelim mevzuya, 18 Aralık doğum günündü. Bi hediye alamadım, bildiğin üzere battım. Sadece hediye alamamakla kalmayıp bu akşam dışarı çıkma tekliflerin karşısında da sessizliğimi ve gudubetliğimi korudum (gurur duymuyorum). İşin özü hem parasızım, hem de mutsuz. Halim yok hiçbir şeye. Ama düşünmeme engel değil bu, o yüzden ben de hemen o nohut beynimi kurcaladım. Düşündüm de, biz seninle iyi anlaşıyoruz, iyi de arkadaş olduk. Şahsen ben seni pek bi sevdim. İşte bu sebeple duysun tüm ahali, geçmiş doğum günün kutlu olsun.
Çok sevişmezdik öncesinde biz seninle. Kötü de değildik ama, bana Zeynep deseler uzun kızıl saçlı bir de hep uykulu gibi derdim. Şimdi daha çok şeyim var söylemek için. Sanırım birini tanımak böyle bir şey.
Gitti ya bizim kızlar, biz de başbaşa kaldık. "Ben sana mecburum bilemezsin / adını mıh gibi aklımda tutarım" gibisinden değil belki ama ona benzer bir şeyler. Olsun be, iyi de oldu. Öyle hep uykulu değilmişsin sen, sırf bunu anladığım için iyi oldu diyorum. Başka meziyetlerin de varmış, misal birkaç dango figürü biliyor olmak, sonra garip cümleleri yakalayıp "oo extrem devrik", patlangaç, bombastik gibi sözler icat etmek, efendime söyliyim fotoğraf çekmek, benim fotoğraflarımla oynamak, fotoğrafları bana vermek için beni yalvartmak (ki hala sette çekilen fotoğrafları vermedin)... Bu liste uzar gider.
Neyse efendim, gelelim mevzuya, 18 Aralık doğum günündü. Bi hediye alamadım, bildiğin üzere battım. Sadece hediye alamamakla kalmayıp bu akşam dışarı çıkma tekliflerin karşısında da sessizliğimi ve gudubetliğimi korudum (gurur duymuyorum). İşin özü hem parasızım, hem de mutsuz. Halim yok hiçbir şeye. Ama düşünmeme engel değil bu, o yüzden ben de hemen o nohut beynimi kurcaladım. Düşündüm de, biz seninle iyi anlaşıyoruz, iyi de arkadaş olduk. Şahsen ben seni pek bi sevdim. İşte bu sebeple duysun tüm ahali, geçmiş doğum günün kutlu olsun.
3 yorum:
ya pınar bişiy diycem, bu Zeynep ne zaman starbucks'a gitsek karşılaştığımız kız mı?
evet bebeğim. hatta örnekleri çeşitlendirip ne zaman beşiktaş burger king'e gitsek karşılaştığımız kız da diyebiliriz.
kıskandım mı acaba?
hıh, küstüm galba...
Yorum Gönder