1 Ocak 2010 Cuma

İki sıfır on

Nası sinirliyim anlatamam. Böyle bi gerginlik, bişiler filan. Önüme gelene patlayabilirim. Dolunay varmış, ondan diyorlar. Hiç de anlamam bu işlerden ama belki de doğrudur.

Yıl bitti, tarih değişti. Ama benim hayatımda hiçbir şey değişmedi. Zaten Arıza Hanım da söylemiş ya, tarih dediğin nedir ki? İnsan uydurması işte hepsi. Ama bu sayılarla olan manevi münasebetler dolayısıyla ben 2010'u seviyorum. Güzel bi sayı. En azından 2009'dan iyidir. 2009 yılı hayatıın en abuk yıllarından biriydi. Bir de 2001 böyle acayip geçmişti. Zaten ben 2009'dan pek bir şey de beklemiyordum. Buraları önceden takip edenler bilir, bilmeyenlere de hemen şu alıntıyla durumu özetlemek isterim:
"2009 derseniz, ondan pek bir şey beklemiyorum."*

Yılbaşı akşamında bi arkadaşımın evindeydim. Eve biraz gecikmeli ulaşmamıza rağmen 1,5 saat içinde muhteşem bi sofra kurduk. Ama neye yaradı? Yemeklerin çoğu kaldı. Sonra başka insanlar da geldi, sohbet muhabbet, tabu, victoria's secret defilesi (4 kere izlendi), kainat güzellik yarışması derken geceyi tamamladık. Ne sarhoş oldum ne bi şey. Evime geldiğimde saat sabahın 7si olmuştu. Ben de o saatte yapılacak en mantıklı şeyi yaparak bir an önce uyudum.

2009'un kısa bir özetiyle uğraşmak istemiyorum şu an. Zaten buraya yazdım, yazamadıklarımı da bilenler bilir. Her yıl adet olduğu üzere yılın götü ilan edilir bizde. Bu yılın götü benim. Kimseye kaptırmam. Başıma gelenler ve yaptığım saçmalıklarla bu ünvanı sonuna kadar hak ettiğime inanıyorum.

2010 yılına gelince, az önce de söyledim. Ben sayıyı sevdim, kanım kaynadı yani. Bu yıldan beklentilerim de oldukça yüksek. Mezuniyet, master filan derken neler olacak bilmiyorum tabi ama. Ben güzel bir şeyler olacağına inanıyorum.

Ama şu an çok sinirliyim. Allah herkesi benim gazabımdan korusun.

Hiç yorum yok: