17 Ocak 2010 Pazar

Le yazı nobranic

Dünden niyetlenmiştim bugün çok uyumaya. Gece 02.30'da yatağa girdim ve 18.30'u biraz geçe yataktan çıktım. Tam 16 saat. İstediğim başarıyı tam olarak yakalayamamakla birlikte fena bir sonuç da sayılmaz hani. Sonra biraz oturup duvara baktım. Karnımdan gelen sesleri bi süre duymamaya çalıştım ama olmadı, gidip kendime iki yumurta kırdım. Yanına bir de çay yaptım. Yeni aldığım peynirden iki kibrit kutusu kadar yedim. Uyanmış, kahvaltımı yapmıştım. Bilgisayarla ilgilendim. Mailler filan. Sonra da başladım beklemeye. Sıkıntıdan ölmeye çalıştım ama olmadı. Çaresizce televizyonu açtım. Bu soğukta Ankara'da eylemde olan Tekel işçilerine 'onlar hiç yoktular, olmadılar' muamelesi çekip İstanbul'da patır kütür sesler çıkarıp kulaklarımızı ve içimizi bi hoş eden hava fişekleri gösteren haber bültenlerine teşekkürlerimi sundum. Kusasım geldi o an ama olmadı. Güya gösterileri Pekin Olimpiyatları'nın açılış gösterilerini de hazırlayan grup düzenlemiş. Çok başarılarmış falan fistan. Sorarım size, havai fişek ne işe yarar? Nedendir? Bana çok anlamsız geliyor. Patır kütür bişi işte. Hadi ışık oyunlarını anlıyorum. Değişik bi şeyler yapıyorlar ışıkla. Öyle uzun pipi gibi duran lazerleri kastetmiyorum. Bu sözlerimden de gösterilere, şunlara bunlara karşı olup hayatını renksiz, soluk solcu dergilerle geçiren bi kadın olduğum anlaşılmasın. Hulasa (bu kelimeyi de kullandım) dün Elle dergisine, bağlı olduğum tiyatro grubuyla birlikte fotoğraflar vermiş bi insanım.
Üşümekten çok sıkıldım artık. Geçen gün beyazçorap'la birlikte ibiza, maldivler gibi sıcak memleketlere yönelik gezi planları yaptık. Ama çok pahalı. E şimdi ibiza'ya gidip sokakta yatmak da olmaz. Sonra dedik zaten, ulen kaç günlük bokuz ki İbiza'ya gitme planları yapıyoruz.
Çok sıkıldım artık bu kararsızlık ve belirsizlikten. Master yapmak istiyor muyum, istiyorsam n'apmalıyım? Master yaparsam ne olur ki? Neler değişir hayatımda? Hadi gidip yaptım diyelim, sonra Türkiye'ye dönünce n'apıcam? Ayda 600 liraya Hürriyet'te çalışıcaksam ne anladım ben o işten? Peki master yapmazsam ne yapmalıyım? Gazete mi televizyon mu? Gazeteyse ne yapmalı, nerelere gitmeli? Televizyonsa ne yapmalı? Yirmi beş (yazıyla daha bir ürkütücü oluyormuş) yaşındayım ve hala "bu da yeni stajyerimiz. ne cici dimi?" muamelesi görmekten çok sıkıldım. Bi şeyler yapmak istiyorum. Kimileri de gelip diyor ki "bence öğrenciliği uzatabildiğin kadar uzat, profesyonel hayat çok zor". İyi de arkadaşım, öğrencilik dediğin de dışarıda akan hayattan izole edilmiş bir adada geçen bir şey değil ki. Senin yaşadığın hayatı biz de yaşıyoruz işte. Hem sen o yaptığın boktan iş için ayda 2 bin lira kazanırken bana kimsenin para verdiği yok.
Bir de tez belası var. "İnteraction entre la presse et les réseaux sociaux" konulu tezimi yazmaya devam etmeli sanırım. Veya televizyonu açıp Okan Bayülgen'i izlemeli. Çok kararsız kaldım şu an. Beni bu kararsızlıklar öldürdü zaten. Bak kendimden de fena halde sıkıldım şu an. Neyse, bu konulara hiç girmek istemiyorum. Hadi bu yazı da burada bitsin artık.

3 yorum:

ağıraksak dedi ki...

Ne güzel demişsin. Denize kıyısı olan başka bi okulda aynı hikayeler dillendirilio. Hof.

uzaylı zekiye dedi ki...

o zaman bu durumu "denize kıyısı olan okulların öğrencileri sendromu" diye tanımlayabiliriz. Kısaca D.K.O.O.Ö.S yani.

Can Canis dedi ki...

Bence öğrenciliği uzatabildiğin kadar uzat...