4 Nisan 2010 Pazar

Geçse de beni unutma, hiçbir aşkını unutma

Yine bir vize dönemiyle daha karşıma çıktı hayat. Ne mutlu bana. Kendi çapında küçük bir arkadaş çevrem var benim de. Ancak hepimiz öylesine mutsuz ve bezginiz ki birbirimizin içini karartıp duruyoruz sürekli. Bu halimizi de seviyoruz herhalde. İyice tutunduk yani, bırakmıyoruz da. Mazoşizm böyle bir şey sanırım. İnsanın kendine "mutsuzum" dedikçe içten içe bundan zevk alması.

Ama az önce düşündüm de, yani çok kısa bi süre düşündüm çok fazla diil, bence yine de iyi şeyler bunlar. Evet tamam hiçbir şey belli değil, her şey karmaşık, zor, sıkıcı filan ama. İnsanın böyle uğraşlarının olması, hayatını düşünmesi, geleceğini planlamadan evvelki sıkıntıları yaşaması filan bir bakıma yaşadığının kanıtı gibi bir şey. Yani tam olarak anlatamadım da demek istediğim şöyle bir şey; mesela geçenlerde babaannem hastalandı, zaten bu sene çok sık hastalandı. Neyse hastaneye kaldırıldı, biraz yoğun bakımda kaldı, biraz daha hastanede yattı, sonunda çıkarıldı hastaneden. Telefonda bir ara şöyle bir cümle kurdu; "Aslında daha çok yaşamayı isterim ama herhalde ömrüm bu kadarmış benim." Ne garip bir şeydir bu yahu. Bi gün bakıyorsun ve artık bitmiş, çok az kalmış. İnsanın içi ürperiyor. Kabullensen ayrı dert kabullenmesen ayrı.

Neyse ben hemen gündelik sıkıntılarıma geri dönüyorum. Son zamanlarda çok kilo aldım, tam tamına 4 kilo almışım. Ha şimdi belki beni tanımayıp da okuyanlar şımarıklık ettiğimi düşünebilir ama hemen belirteyim ben öyle 30 kiloluk çıtırlardan değilim maalesef. Hani denir ya etli butlu diye, onlardan işte. Ben de hal böyle olunca rejim yapmaya, günlük çikolata tüketimimi azaltmaya ve spor yapmaya karar verdim. Spor çok iyi, çok keyifli de insanın az yemeye çalışması, kendini kısıtlaması baya zor bir şey. Ama sanırım zayıflamak için başka yol da yok. Zamanında denemiştim o 3 günde 5 kilo verdiren diyetleri. Yalan onlar, benden söylemesi.

Son olarak da şu başlıktaki şarkıdan bahsetmek istiyorum. Geçenlerde aklıma gelmişti, tam da o başlığa yazdığım sözleri gelmişti. Yahu orasını nasıl da içli içli söylemiş, böyle dinledikçe içim bi garip oluyor. Anlatamıyorum.

Hiç yorum yok: